Ceberut devlet, pandemi, eylemsiz var oluş ve Ramazan hüznü…

KRONOS 25 Nisan 2020 GÜNDEM

Aydın Engin, T24: Bugün devlet tümüyle AKP’nin elinde. Öyleyse artık devlet karşıtlığına gerek yok. Tersine devleti adeta tapılacak, biat edilecek, hizmet edilecek bir aygıt olarak görmek gerek. Sloganı da belli: Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan… Böyle bir devlette demokrasi bir ayak bağıdır, parlamento devlet maslahatını ağırlaştıran, yavaşlatan bir kurumdur. Bağımsız yargı devletin gücünü kıran bir güçtür… Sonuç: Biat edenlere, itiraz etmeyenlere, boyun eğenlere AKP’nin elindeki devlet kerimdir. İş verir, aş verir, iri kıyımlarına ihale verir… İtiraz edenlere, boyun eğmeyenlere ise kahhardır. İş vermez, aş vermez, hapseder, olmadı, “etkisiz hale” getirir…

Mehmet Ali Güller, Cumhuriyet: Bu üç fotoğraf, özetle “büyük insanlığın” alacağı şu derslere işaret etmektedir:
1) İnsanlığın geleceği “önce kâr” diyen sistemde değil, “önce insan, önce toplum” diyen sistemdedir.
2) Gelişmişliğin ölçütü büyük ekonomiler, büyük binalar, büyük alışveriş merkezleri, büyük tüketimler değildir; adil bölüşümdür.
3)Doğayla savaşan değil, doğayla uyumlu bir sistem gerekir.

Fadıl Öztürk, Artı Gerçek: ‘Hapishaneler boşalsın!’ dediğimizde hemen o an bütün hapishanelerin boşaltılacağını sanıp gönül rahatlığıyla bir başka konuya atlayacak hale getirildik. Güne uygun sosyal medyada gösterilen tepkileri küçümsediğimi sanmayın sakın. Bütün bu karşı duruşları cadde ve sokaklarda bir araya gelerek değil de sadece ekran başında yapmayı yeterli görmeye inanacak hale getirildik. Direnmenin sinir uçlarıyla oynandı, iktidarın yalan ve dolanını yaymak için de bu böyle, muhalefetin muhalif olduğunu sanması için de bu böyle, kendini bir geleneğin devamı ilan eden ‘devrimci’ siyasetler için de bu böyle.

Vahdettin İnce, Independent Türkçe: Bir görünmez düşmanın saldırısına uğramışız ki hepimize çaresizliğimizi, acizliğimizi saniye saniye, an be an hissettiriyor. Bu sene hüzün senesi. İnsanlara bu gerçekleri hatırlatmak, tek ve ortaksız Allah’tan başkalarını tanrı edinmemeyi anlatmak için gönderilen Hz. Peygamberin de hayatında böyle bir hüzün senesi var. İnsanlara tevhidi, adaleti, hikmeti, kardeşliği anlatırken onu ve yanında yer alan bir avuç mümini Ebutalib vadisinde ambargo altında Mekke’den izole etmişlerdi. Kimseyle temas kurmasına izin vermemişlerdi. Müşriklerin bu ağır ambargosu altında iken amcası Ebutalib ve eşi Hatice vefat etmişti. Resulullah bu seneye “hüzün senesi” adını vermişti. Her taraftan izole edilmiş, imanın bütün göstergeleri ortadan kaldırılmış böyle bir süreçte insanın kalbini hüzün basınca ister istemez bu hüzün senesi aklına gelir. Tek tesellimiz Resulullah’ın hayatındaki bütün fetihlerin bu hüzün senesinden sonra gerçekleşmiş olmasıdır. Hüzünlü kalplerle Allah’a yakarmanın, üzerimize hayırlarını açmasını dilemenin zamanıdır. Hoş geldin ey mahzun gönüllerin ramazanı.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/250420-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram