Bir Saray yapımı: Erdoğan’lı silahlı kuvvetler saati

"Erdoğan, iktidardan gitmemek için şapkasından her gün yeni tavşan çıkarmaya çalışıyor ve bunu yaparken komik duruma düşmeyi bile göze alıyor. Milli Muharebe Uçağı olarak tanıtılan uçağın kokpitinin süpürge sapıyla tutturulması en son örnek..."

SÜLEYMAN ÖZKAYA 03 Mayıs 2023 HABER ANALİZ

14 Mayıs’taki seçim Türkiye demokrasisi açısından tarihi olmasının yanında, AKP’nin kullandığı propaganda teknikleri açısından da önceki seçimlerden dikkate değer farklılıklar gösteriyor.

AKP’nin 2007 ve 2011 yılı seçimlerindeki ana tema daha fazla hukuk, daha fazla demokrasi getirmekti. 2015 yılında daha fazla güvenlikti. Ankara Kızılay’da ardı ardında üç kez bomba patlatılmıştı. Bu patlamaları devletin güvenlik bürokrasisi sadece uzaktan izlemişti ama bombalar patladıkça oy oranlarının arttığını dönemin başbakanı itiraf etmişti.

2018 seçimi ‘Başkanlık sistemi her sorunu çözecek’ teması üzerine kurulmuştu. Başkanlık sistemi sorunlar dışında her şeyi çözdü! Yarım işleyen demokrasiyi de rafa kaldırdı, ekonomiyi sıfırladı, dış politika yerlerde sürünüyor

UÇAĞINI, TANKINI, ARABASINI YAPAN ÜLKE AMA…

14 Mayıs seçimleri için kampanya “güçlü devlet” ana teması üzerine kuruldu. Kendi uçağını, tankını, arabasını ve SİHA’sını yapan ülke olduğu hikayesi dinliyoruz hergün. Askeri bürokrasinin güçlü olduğu dönemlerde TRT’de Silahlı Kuvvetleri Saati diye bir program yayınlanırdı. Programda TSK’nın teknolojik imkanlarına genişçe yer verilirdi. AKP sayesinde sanki “silahlı kuvvetler saati” askeri vesayetin simgesi olmaktan çıktı ve Erdoğan rejiminin simgesi oldu.

Seri üretiminin yapılıp yapılmadığı dahi netleşmemiş olan elektrikli TOGG ilk sırada. Binlerce insandan araç için ön ödeme alınmasına rağmen belirlenen süre içerisinde teslimatlar gerçekleşmedi. İktidar TOGG’un reklamını yaparken Tesla durumdan yararlanarak Türkiye pazarına uygun bir fiyatla girdi. AKP yöneticileri TOGG reklamını yaptıklarını zannederken Tesla’ın satışını artıracaklarının farkına varır mı?


İkincisi yabancılarla ortak yapılan çıkarma gemisi. Kamuoyuna uçak gemisi olarak pazarlandı. Milli Savunma Bakanlığı kurumsal sosyal hesaplarında gemi ile uçak görüntüleri bir arada paylaşılarak, uçakların gemiden kalktığı izlenimi vermeye çalıştı. Emekli ya da KHK’lı askerlerin gemiyle ilgili detaylı bilgiler vermesiyle kamuoyu biraz bilgi sahibi oldu. Geminin, uçağın kalkmasına uygun olmadığı, yandan yaklaşarak öyle bir görüntü verildiğini öğrenmiş olduk.

Koç grubu tarafından prototipi hazırlanan ve motor sorunu yüzünden üretilemeyen tankın da Güney Kore’den temin edilen motorla harekete geçirildi. Ancak motorun yetersiz olduğu, Güney Kore’nin kendi ürettiği tanklarda da Almanya’dan alınan motoru kullandığı hatırlatılıyor. Motorun neden Almanya’dan temin edilemediği ise ayrı tartışma konusu.

UÇAĞIN GÖVDESİ EV MOBİLYALARI ÜRETEN FABRİKADA YAPILDI

Bu hafta hiçbir testi yapılmamış, uçuş yeteneklerinin ne olduğu belli olmayan Milli Muharebe Uçağı da Erdoğan’ın pilot elbisesi giydiği bir törenle tanıtıldı. Gövdesi ve kokpit camı Ankara’da ofis mobilyası yapan bir şirkette üretilmiş…

Erdoğan, Kaan ismi verilen ve  henüz seyrü sefer cihazları bulunmayan, askeri yetenekleri bilinmeyen ve uçuş testi yapılmamış bu uçağı öve öve bitiremedi. Uçağın kokpit kapağının süpürge sapıyla açıldığını işin uzmanlarının fark etmesi uzun sürmedi zaten. Sanırsınız ki F-35 ile yarışan bir uçak üretilmiş. Kaporta ve kokpiti var karşımızda.

Halk her seçim döneminde olduğu gibi yine bu kampanyalarla ‘ütülmeye’ çalışılıyor. Yoksa böyle bir uçağın tam olarak hizmet verebilmesi için uzun yıllar sürecek testlerden başarıyla geçmesi gerekiyor.

DAMAT’IN SİHA’LARI VE İHA’LARI

Erdoğan’ın en önemli propaganda silahlarından biri de küçük damadın şirketinin ürettiği İHA ve SİHA’lar. Ülkede İHA ve SİHA’lar hakkında eleştiri ne mümkün. Daha lafa başlarken Saray’a ve damada saygı sunmak gerekiyor. Damadın küçük oyuncaklarıyla ilgili her eleştiriye iktidar sert bir açıklama ile karşılık veriliyor. Bazı muhalif bile İHA ve SİHA’lara övgüyle işe başlıyorlar. İYİ Parti’den istifa eden Yavuz Ağıralioğlu ve Memleket Partisi lideri Muharrem İnce gibi.


BAYRAKTAR’LARI SARAY MI ZORLUYOR? 

Damadın İHA’larını eleştirmek yasak. Millet İttifakı adayı Kılıçdaroğlu’nun Atatürk Havalimanı ile ilgili projesine en fazla tepkiyi de küçük damat Selçuk Bayraktar ve kardeşi verdi. Bayraktarlar kendisini ülkenin sahibi mi sanıyorlar? Muhalefetin her lafına niçin cevap verme ihtiyacı hissediyorlar? Ortada normal olmayan bir durum söz konusu. Normal şartlarda hiçbir işadamı bu kadar risk almaz. Yoksa bu açıklamaları kendi istekleri dışında mı yapmak zorunda kalıyorlar. Saray’ın zorlamasıyla muhalefete laf yetişme ihtimallerini çok yüksek görüyorum.

Oysa bu açıklamalar aslında iktidarın imtiyazlarından faydalanma eleştirilerini de doğruluyor. Nasıl yararlandıkları ise Resmi Gazete’de görmek mümkün. Bayraktar grubunun İHA ve SİHA’larının önünü açmak için devlet kurumu TUSAŞ’ın ürettiği İHA ve SİHA’ların nasıl devre dışı bırakıldığını şirketin İHA Direktörü kamuoyuna duyurdu.

Bir ülkenin kaderini değiştirme vaadiyle yola çıkan bir siyasi yapı, tek bir ailenin elleri arasına sıkışıp kalmış durumda. Ülkeyi bu durumdan kurtarmanın yolu daha fazla hukuk, daha fazla insan hakları ve demokrasi istemekten geçiyor.

14 Mayıs “şampanya patlatanlar ile şükür namazı kılanlar” arasına geçmeyecek ama ailesinin çıkarını düşünenler ile milletin menfaatini düşünenler arasında geçeceği kesin.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram