Lukaşenko’yu Rusya’ya bağlılığı kurtarır mı: Diktatörün ‘denge dansı’

Lukaşenko, protestolarla mücadeleye ve muhalifleri oyun dışına atmaya devam ederken, Belarus’un geleceği muhalefetin alacağı yeni pozisyona bağlı. Kuşkusuz bu sarıldıkları her lider sınırdışı edilirken hiç kolay değil.

ALİN OZİNİAN 10 Eylül 2020 HABER ANALİZ

Ağustos başında yapılan Belarus devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 80 oy alarak kazandığını iddia eden 26 yıllık Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’ya karşı düzenlenen protestolar bir ayı doldurdu. Her hafta dinamiği değişen protestolar ve Lukaşenko müdahelesi sürerken, dün muhalefetin ülkede kalmayı başaran ve öne çıkan ismi Maria Kolesnikova’nın kaçırılma ve ardından göz altına alınma haberleri ülkedeki siyasi durumun muğlaklığını koruduğunu bir kez daha ispat etmiş oldu.

Belarus’un geleceğini belirleyecek soruların başında, muhalefet liderliğinin nasıl şekilleneceği var. Sadece Lukaşenko’nun diktatoryal ve Rusya’ya bel bağlayan politikasına odaklanmaktansa, muhalefetin taleplerine, değişimine, olası yeni siyasi liderlere ve Lukaşenko’nun nasıl hala güçlü olabildiğine de dikkat etmek gerekiyor.

Lukaşenko’dan başlayacak olursak, Avrupa’nın “son diktatör” adını taktığı bu adamın son bir ayda kendinden beklenmeyecek bir “denge” performansı sergilediğini kabul etmemiz gerekecek. 23 Ağustos’ta Minsk’teki Bağımsızlık Meydan’ında toplanan protestocuların polis özel kuvvetleri tarafından korunan Lukaşenko’nun konutuna yöneldiği haberleri üzerine Lukaşenko, elinde kalaşnikofu ve yanında henüz reşit olmayan oğlu ile Mİ-8 tipi helikopterden inerek, tabir-i caiz ise “protestocu avlama” fotoğrafları ile basına yansımıştı.

LUKAŞENKO SERTLEŞMEMESİ GEREKTİĞİNİ ANLADI

Trajikomik bu sahnelerin yanı sıra, Lukaşenko’nun beklenen kadar sert tepki vermediğini, OMON (özel kuvvetler) ve diğer güvenlik ve istihbarat aygıtındaki gücünü dengeli kullandığını görmek gerekli. Protestocuları önce göz altına alması, tansiyon yükselince salması, başlarda olan işkenceleri etap-etap azaltması, Belarus’un “Ukrayna olmasını” engelledi.

Halkın barışçıl protestoları karşısında, silahlı kuvvetlerin de kaba tepkisi bir denge siyaseti ile yönetilmeye başlandı. Tüm bunlar olur biterken, Lukaşenko’nın Batı tarafından bile yüzde 30-35 olarak kabul edilen seçmenin yaptığı karşı-eylemler, dengeyi daha da güçlendirmiş oldu.

Hatırlamakta yarar var, başta “seçim usulsüzlükleri” için başlayan protestolar, hukuksuz gözaltılar ve işkenceler başlayınca kuvvetlenmişti. Lukaşenko halkın sokağa neden indiğini gördü ve tepkisi “yumuşatabildi”. Lukaşenko’yu baştan beri en çok zorlayan, gösterici eylemlerinin barışçıl olmasıydı. Pasif eylemler, sert müdaheleyi dünyanın gözü önünde “etkisiz” hale getirdiler.

DENGE DANSI

Bu anlamda Belarus muhalif göstericileri ve Lukaşenko arasında Bağımsız Devlet Topluluğu (BDT) ülkelerinde alışık olmadığımız bir “denge dansı” başladı. Geldiğimiz noktada ne muhalif kesim ne de Lukaşenko, saflarını terk edeceğe benzemiyor. Birbirlerini gözlemleyip ona göre pozisyon alıyorlar. Tabi ki Lukaşenko fazla saçmalamamaya çalışsa da, göz altılar, baskı, şiddet devam ediyor ama tavan yapmıyor.

Lukaşenko’nın yerine kimin geçebileceğini anlamak için iktidarını nasıl koruduğunu en azından yüzde 35’i nasıl sabit tuttuğunu anlamak şart. Diğer BTD ülkelerine göre daha iyi bir refah seviyesi, görece sosyal haklar ve Rusya ile ilişkilerdeki başarısı Lukaşenko’yı seçmeninin “reyisi” haline getirmiş durumda.

“LUKAŞENKO” VAZGEÇİLMEZ Mİ?

Seçmenin bir kısımı, Lukaşenko’nun yerine gelecek olası yöneticilerinin bu dengeyi sağlayamayacağından korkuyor. Korku tamamen yersiz ya da temelsiz değil, fakat bu tereddütler aynı adamın 30 yıl ülkeyi yönetmesi ve seçimlere hile karıştırmasını da legalize edemiyor. Kaldı ki muhalefet artık Lukaşenko’yu görmek istemediği konusunda çok net.

3 MUHALİF KADINDAN SONUNCUSU DA GÖZ ALTINDA

Belarus bir yol ayrımda, makul olan ise yavaş ve sorunsuz bir geçiş. Lukaşenko’nun, muhalif Koordinasyon Konseyi’nin diyalog çağrısına ne yanıt vereceğinde kilitlen siyaset, ülkede tek kalan muhalif lider Mariya Kolesnikova’nın kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırıldığı iddiası ardından yeni bir yola girdi.

Muhalefet grubunun en önemli iki ismi İvan Kravtsov ve Anton Rodnenko’nun da ortadan kayboldukları da anlaşıldı. Belarus resmi haber ajansı BelTA Kolesnikova’nın Ukrayna’ya kaçmak isterken sınırda yakalandığını duyurdu. Aynı haberde, kayıp oldukları iddia edilen Anton Rodnenko ve İvan Kravtsov’un ise dün gece sınırı geçerek Ukrayna’ya kaçtıkları iddia edildi. Bağımsız kaynaklardan henüz doğrulama gelmedi.

Bu arada Ukrayna İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, üç muhalifin zorla Ukrayna sınırına getirilerek fiilen deporte edildiklerini iddia etti. Bazı kaynaklar, Mariya Kolesnikova’nın sınır dışı edilmemek için son anda pasaportunu yırttığını, bu nedenle Ukrayna’ya giremeyerek geri götürüldü.

Muhalefet içinde diyaloga en yakın ve Batı’nın yanı sıra Rusya ile de dengeli bir siyasi tavır takınan Kolesnikova’nın “oyun dışında” bırakılması Lukaşenko’ya pahalıya patlayabilir, bunu zaman gösterecek.

Hatırlayalım, Muhalefet cephesinde birleşen üç kadının yolları ister istemez ayrıldı fakat hala aralarında bir bağ olduğu ve haberleştikleri biliniyor. Seçimlere giren ve “sürgündeki Cumhurbaşkanı” olarak anılan Tihanovskaya, zorla Belarus’tan çıkartıldı. Veda videosunda “Lukaşenko’nun zaferini kabul edin, sokağa inmeyin” dedi. Tsepkalo, zaten baskı ve tehditler sebebi ile seçim öncesi Belarus’u terk etmişti. Kalesnikova ise belli ki baskılardan ve tehditlerden yılmayacağı anlaşılınca “uzaklaştırılmasına” karar verildi.

EKONOMİK DURUM

Bazı işçi sendikalarının da protestoculara destek olması ve greve gitmesi, ülkedeki ekonomik durumu zora soktu, siyasi gerilimin de etkisi ile Belarus rublesi değer kaybetmeye devam ederken, Lukaşenko çözüm arıyor. Bazı fabrikalarda üretimin durması ile acil Güvenlik Konseyi Toplantısı yapan “tecrübeli” lider, Rusya ile yapılan kredi görüşmelerinin başarı ile sonuçlanacağı müjdesini verdi.

27 Ağustos’ta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Belarus’un 1 milyar dolarlık borcunun yeniden finansmanı konusunda anlaştığını belirtmişti. Lukaşenko, konsey toplantısında “Ekonomi iyiyse her şey yolunda olur. Eğer ekonominiz kötüyse bir ideolojiye boyun eğersiniz, barış ve güvenlik konusunda da güven sorunları çıkar. Her zaman söyledim en temel görevimiz ekonomi.” demişti.

Lukaşenko istifa çağrılarına direnirken, Rusya ile bir askeri anlaşma da imzaladı. 7 Eylül’de Moskova’da yapılan Uluslararası Askeri ve Teknik Forumu Army-2020’de teknoloji şirketleri Almaz ile Antey arasında savunma sanayiinde iş birliği anlaşması imzalandı.Yapılan anlaşmaya göre Rusya 2025 yılına kadar Belarus’a modern hava savunma sistemleri kuracak. Hava savunma sistemlerinin hangi tipte olduğu konusunda bilgi verilmezken, imzalanan diğer bir anlaşmaya göre ise Belarus’a iki tabur BTR-82A zırhlı araç ile 4 adet Mi-35M tipi helikopterin ilk partisi gönderilecek.

ALTERNATİF ADAYLAR

Lukaşenko hiç gitmeyecek gibi davransa da Belarus halkının desteğini alabilecek adaylar hakkında önemli araştırmalar yapılıyor, makaleler yayınlanıyor. Bunlardan en önemlilerinden biri bence Belaruslu gazeteci ve Free Press Unlimited’ın Program Koordinatörü Maryia Sadovskaya-Komlach’ın son analizi.

Onlarca yıllık otokratik yönetimin ardından, kamusal siyasi alanının darlığını, Belarus’un henüz organize bir demokrasi yanlısı siyasi güce sahip olmadığını ve bu durumun kimin potansiyel bir lider olarak ortaya çıkabileceğini tahmin etmeyi zorlaştırdığını belirten Komlach, 9 Ağustos Başkanlık seçimleri öncesinde en popüler üç muhalefet figürü; Viktor Babariko, Valeri Çepkalo ve daha sonra eşi Svetlana tarafından temsil edilen Sergey Tikhanovski, dışında isimlere de dikkat çekiyor.

Lukaşenko istifa ettiği takdirde, özgür ve adil seçimler ile yeni potansiyel adaylar görülebileceğini belirtiyor. Komlach, Belarus Liberal Demokrat Partisi’ni temsil eden vekil Oleg Gaidukevich’i önemli adaylardan görüyor. Lukaşenko’nun yeniden seçim kampanyasına katılmasına rağmen, Gaidukevich’in yetkililerin seçim sonrasında protestoculara ve muhalefet üyelerine şiddetli muamelesini eleştirdiğinin ve asıl amacının Rusya ve Sovyet sonrası devletlerin askeri ittifakı olan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü ile bağları korumak olduğunun altını çiziyor.

Avrupa yanlısı ve geleneksel muhalefetin bir parçası olan sürgündeki eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Belarus girişiminin lideri Andréi Sannikov, Özgürlük Hareketi’nin lideri Alexander Milinkeviç ve Birleşmiş Sivil Parti eski Başkanı Anatol Lyabedzka yine şans verilen adaylardan. Muhalefetin Koordinasyon Konseyi’nin üyesi olan eski Kültür Bakanı ve Fransa eski büyükelçisi Pavel Latuşko, eski Başbakan Sergey Rumas ve mevcut Dışişleri Bakanı Vladimir Makey de şeffaf seçimlerde gündeme gelebilecek isimler.

BELARUS KORDİNASYON KONSEYİ

Kolesnikova baskılar sebebi ile oyundan çıkartılırsa, Belarus muhalefeti protestoların ilk haftasında kurulan Koordinasyon Konseyi etrafında şekillenmeye devam edecek. Fakat buradaki en önemli nokta Rusya açısından aslında Kolesnikova’nın konseyden daha “uzlaşmacı” olması. Kolesnikova son söylemlerinde Rusya’yı denklemden çıkarmayan ve ülke için öneminin altını çiziyordu, hatta Putin’in de Lukaşenko’nun kaybettiğini gördüğünü, Belarus halkı için iyi olanı isteyeceğini belirtiyordu.

Şu anda görünen o ki, Lukaşenko, ülkesinin iyiliği için çalıştığını, ekonominin zarar görmemesi için elinden geleceği yapacağına dair söylemlerine devam ederken, Rusya’ya olan bağlılığını her fırsatta vurgulayacak. Devlet imkanlarıyla protestolarla mücadele etmeye ve olası liderleri farklı yollar ile oyun dışında atmak konusundaki faaliyetler devam ederken, Belarus’un geleceğini muhalefetin alacağı yeni pozisyon ve talepler belirleyecek. Kuşkusuz bu sarıldıkları her lider tehdit ve sınırdışı edilirken hiç kolay olmayacak.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram