Annesinin oğlu, basketbolun ‘kral’ı: LeBron James

LeBron kendi yaşadığı zorlukları memleketindeki çocukların yaşamaması için elinden geleni yapıyor. Onlara aynı kentten çıkan bir abileri olarak ‘asla pes etme’meyi öğretmek ve göstermek için de müthiş bir rol model James.

KRONOS 20 Kasım 2020 SPOR

Yok artık LeBron James! Bu reklamı duymuş olmalısınız. Çok uzaklardan potaya yolladığı şut basket olduğu için Türkiye’de birçok kişi onu bu ifadeyle biliyor. LeBron James, Amerikan Ulusal Basketbol Ligi’ nin (NBA) yıldızı. Hatta kendisine ‘kral’ ünvanı da taktığından NBA’da ‘King James’ diye anılıyor. Bazıları onu basketbol tarihinin en büyük yıldızı olduğunu iddia ediyor. Michael Jordan’ı bile geride bıraktığını savunanlar var. Peki, kim bu Lebron James?

1984 yılında Ohio eyaletinin Akron kentinde dünyaya geldiğinde yanı başında sadece annesi Gloria James vardı. Gloria James, henüz 16 yaşında ve LeBron’un biyolojik babası tarafından terk edilmiş bir lise öğrencisiydi. İlk ve tek çocuğu LeBron’un ise her şeyi.

Annesi; LeBron’un ne kadar her şeyi olacak ise babası da hiçbir şeyi olacaktı. Kundaklama ve hırsızlık suçlarından hapse giren babası Anthony McClelland’ı hiç tanımayacaktı. McCleland hapisten çıktıktan sonra anne ve çocukla hiç ilgilenmez hatta “bu çocuk benim değil” diyerek onlardan iyice uzaklaşır. Bu sebeple Kral’ın hayatında bir baba figürü hiçbir zaman olmayacaktır. Babası hakkında hiçbir şey bilmez, boyunu, yaşını, nerede oturduğunu… 2014 yılında Instagram hesabından yaptığı açıklamada: “Seni tanımıyorum. Kim olduğuna dair hiçbir fikrim yok. Ama bugün olduğum kişi haline gelmemde payın büyük. Senin yanımda olmamanı hep bir motivasyon olarak kullandım.” diyor McClelland için.

Bazı geceler “onun dünyaya gelmesine sebep olan adam” hakkında hiçbir bilgisi olmadığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalır LeBron, çocukluğu sorulduğunda: “Bazen zordu, ama annem gerçekten tutundu, aynı zamanda babam gibiydi. Büyüdüğümde Babalar Günü’nde ona ‘mutlu babalar günü’ dileyen kartlar yazardım. Annem benim sahip olduğum tek şeydi. O benim ‘ride or die chick’imdi (ölesiye aşık olduğum sadık sevgilim). Onu çok seviyorum” diyor.

Gloria James tarafından çok zor şartlar altında büyütülür LeBron. Kendilerine ait bir evleri olmadığı ve çoğu zaman kirayı ödeyecek bir gelire sahip olamadıkları için sürekli ev değiştirmek zorunda kalır anne oğul. Bu göçebe ve düzensiz hayat James’in hayatını alt üst eder. Hatta dördüncü sınıfta iken okulda 100 günden fazla devamsızlık yapmak durumunda kalır. Bugünleri şöyle anlatıyor: “Uyuşturucu, cinayet, hepsini gördüm. Gerçekten deliceydi. Ama annem ağzımdan yemeğimi, sırtımdan kıyafetimi eksik etmedi.”

90 METRELİK KOŞUYU 15 METRE ÖNDE TAMAMLADI

9 yaşına kadar herhangi bir takımın parçası olmayan LeBron, genç bir Amerikan futbolu takımı kurmaya çalışan koç Bruce Keller ile tanışır. O zamana kadar eline Amerikan futbol topu değmemiş LeBron James, Keller’ın yaptırdığı 90 metrelik koşu yarışında 15 metre farkla birinci gelir.

Küçük yaşta büyük zorluklarla karşılaşan LeBron James’e kol kanat geren Keller, LeBron’a ekipmanlarını kendisinin sağlayacağını ve onu her gün antrenman için gelip alacağını söyler. Ardından da evlerinden atılmak üzere olan James ailesine kendi evinin kapılarını açar.

BASKETBOLLA TANIŞMASI

Bruce Keller ile geçen bir yılın ardından Keller’ın kız arkadaşının bu yaşamı benimseyememesi üzerine James’ler tekrar evsiz kalır. Tam bu esnada bir başka futbol koçu olan Frank Walker, James’e evinde yaşamasını teklif eder. Üç çocuk babası olan Frank Walker LeBron’u adeta dördüncü çocuğu olarak görür.
Hafta içi Walker ailesiyle yaşan LeBron, annesiyle hafta sonları görüşebiliyordu. O seneden itibaren James, okulu hiç aksatmadı ve not ortalamasını yukarılara çekti. Frank onu basketbol ile tanıştıran isim oldu.

BİR DOST OLARAK JAMES…

Bugün olduğu gibi çocukluğunda da birlikte oynadığı oyunculardan çok üst düzeyde oynuyordu LeBron James. Oynadığı amatör gençlik liginin başkanından her genç basketbol oyuncusunun hayali olan o teklifi aldı: Oyununu üst düzey bir basketbol kolejine taşımak için büyük bir fırsat yakalamıştı ve bu basketbol oynayan her çocuğun rüyasıydı. Ama LeBron bu teklifi reddetti.

Sian Cotton, Dru Joyce III, Willie Mcgee’nin ve LeBron’un bulunduğu, kendilerine ‘Fab Four’ ismini taktıkları ve hayat boyu ayrılmayacaklarına söz verdiği çocukluk ve takım arkadaşlarını yalnız bırakmamak adına, bu dev teklifi elinin tersi ile itti. Dostları onun için çok ama çok önemliydi.

Teklifi sunan başkan aldığı olumsuz cevabı şöyle anlatıyor: “Şok olmuştum. Dostlarını ve sahip olduğu takımı bu kadar seviyor olması beni gerçekten çok şaşırtmıştı. Bana koçunu ve takımını çok sevdiğini söyledi ve onu hareket ettirmememiz için bize yalvardı. Bu durumda biz de ona ve takımına karışmadık.”

Hayatı boyunca kurduğu dostluklara büyük değer veren LeBron James’in şu anki seviyede oynadığı takımlarda lider olmasının başlıca nedeni belki de buydu.

MAÇLARI ULUSAL TELEVİZYONDA VERİLEN İLK LİSELİ OYUNCU

LeBron James’e birçok liseden teklif gelse de o söz verdiği arkadaşlarını yarı yolda bırakmadı. ‘Fab Four’ olarak St Vincent-St. Mary lisesine gittiler. Lisede oynadığı yıllarda hep ‘geleceğin yıldızı’ olarak gösterildi. İlk yılında maç başına 21 sayı 6 ribaunt ortalaması yakalayan James’in takımı sezonu namağlup lider tamamladı.

Lisenin ikinci senesinde istatistiklerini maç başına 25,2 sayı 7,2 ribaunt ve 5,8 asiste çıkardı. James’in takımı o yıl da eyalet şampiyonluğuna ulaştı. Üçüncü yılına başlarken ‘Sports Illustrated’ dergisinin kapağında yer alarak yine bir ilke imza attı.

O zamana kadar hiçbir liseli oyuncu bunu başaramamıştı. James lisedeki üçüncü sezonunu ise 29 sayı, 8,3 ribaunt, 5,7 asist istatistikleriyle tamamladı ancak takımı ikinci oldu. 2002 yılında NBA Seçmelerine girmek istiyordu James ancak henüz liseyi bitirmediği için müracaatı ciddiye alınmadı. Lisenin dördüncü yılında ise James’in bazı maçları televizyonda verilmeye başlandı. LeBron James maçları ulusal televizyonda verilen tarihteki ilk liseli oyuncu oldu. Lise kariyerini 31,6 sayı, 9,6 ribaunt ve 4,6 asist ortalamasıyla tamamlayan James, bu olağanüstü performansı ile takımını yine şampiyon yaptı.
Lise kariyerinde gösterdiği performans ile üst üste 3 kez Ohio Mr. Basketbol ve ABD Yılın En İyi Liseliler Beşi’ne seçildi. 2003 senesinde ise eğitim hayatına kolejde devam etmek yerine NBA Seçmelerine katıldı James.

KRAL LİGE REKORLA GİRİYOR

2003 NBA Seçmeleri’nde memleketinin takımı Cleveland Cavaliers tarafından birinci sıradan seçildi. Cavs forması ile NBA’de ilk resmi maçını Sacramento Kings’e karşı oynadı. 25 sayı, 9 asist, 6 ribaunt ve 4 top çalma ile maçı tamamlayan LeBron, NBA tarihinde liseden draft edilen bir çaylak olarak ilk maçında en çok sayı atan oyuncu oldu. NBA’e adımını attığı ilk sezon ‘1000 sayı barajına ulaşan en genç oyuncu’ ve ‘bir maçta 40 sayı üzerine çıkan en genç oyuncu’ oldu. Ayrıca ilk senesinde ‘Yılın Çaylağı’ ödülünü de kazandı. Bunu başaran ilk Cavs oyuncusu oydu. LeBronlu Clevland Cavaliers 2007 yılında NBA’de finallerine yükselmeyi başardı ancak San Antonio Spurs tarafından süpürüldüler.

İLK YÜZÜK MİAMİ’DE

2010 yazında Cavaliers’ten olaylı bir şekilde ayrıldı James. Tüm şehirde LeBron James’in adının yazılı olduğu formalar teker teker yakıldı. Cleveland taraftarlarının protestoları eşliğinde Miami şehrinin yolunu tuttu. James Miami’de Chris Bosh ve Dwayne Wade ile iyi bir üçlü oldu. Bu üçlü ilk sezonlarında finale yükselmeyi başardı ancak Dirk Nowitzki önderliğindeki Dallas’a boyun eğdi. İlk şampiyonluğunu 2012 NBA Finalleri’nde karşılaştıkları Oklahoma City Thunder’ı 4-1 yenerek kazandılar. 2013 NBA Finalleri’nde San Antonio Spurs ile oynadıkları çekişmeli seriyi 4-3 kazanarak ikinci şampiyonluklarına ulaştılar. Wade, Bosh ve LeBron üçlüsü 2013-2014 sezonunda da finale çıkarak üst üste dört kez final oynama başarısı gösterdiler. Ancak bu sefer San Antonio gülen taraf oldu.

YUVAYA DÖNÜŞÜ MÜKEMMEL OLDU

Miami Heat’teki kariyerini 4 final (2011-2012-2013-2014), 2 şampiyonluk (2012-2013) ve 2 MVP ödülüyle (2012-2013) kapatan LeBron James, ayrılırken ‘hain’ ilan edildiği memleketine 2014 yazında geri döndü. İlk sezonunda takımını finale taşımayı başardı. Ancak 2015 NBA Finallerinde takımın önemli isimleri Kevin Love ve Kyrie Irving’in arka arkaya talihsiz sakatlıkları sonucu Cleveland seride Golden State Warriors’a 4-2 yenik düştü. 2016 NBA Final serisinde ise Golden State karşısında 3-1 geriye düşen Cleveland tarihi bir geri dönüşe imza atarak şampiyonluk kupasını kaldırdı. Amerika’nın tüm profesyonel sporlarının en bahtsız şehri olan Cleveland ilk şampiyonluğuna ulaşmış oldu. 3-1 geriden gelerek şampiyonluk ilan edebilen bir başka takım ise şu an NBA tarihinde yok. NBA Finallerinde 2017 ve 2018 senelerinde de Cleveland Cavaliers – Golden State Warriors eşleşmesi oldu. Bu iki sezonun da şampiyonu Golden State oldu. LeBron arkasında 4 final ve 1 şampiyonluk bırakarak 4 sene sonra tekrar memleketinden ayrıldı.

KOBE’NİN MİRASINI DEVRALDI

2018 yazında Los Angeles Lakers’a transfer oldu. LeBron’un ilk sezonunda LA Lakers play-offlara kalamadı. 2019-2020 sezonunda takıma Anthony Davis takviyesi yapıldı. 2020 Ocak ayında Los Angeles Lakers efsanesi Kobe Bryant’ın vefatını LeBron ve arkadaşları bir şampiyonluk motivasyonu olarak gördü. ‘Kobe için’ parolasıyla çıktıkları yolun sonunda şampiyonluğa ulaştılar. Böylece LeBron James 3 farklı takım ile 4 şampiyonluğa ulaşan ilk isim olarak tarihe adını bir de bu şekilde yazdırdı.

LeBron James, Kobe Bryant için yazdığı veda mektubunda “Sadece seni, Gigi’yi, sahip olduğumuz dostluğu, bağı, kardeşliği düşünüyorum. Pazar sabahı Philly’den LA’ya gitmeden önce seninle son kez konuştum. Sesini son kez duyacağımı tahmin etmemiştim. Seni çok seviyorum, abim. Kalbim, Vanessa ve çocuklarınla olacak. Söz veriyorum, senin mirasını devam ettireceğim. Hepimiz için ve özellikle Lakers için çok şey ifade ediyorsun. Bu yük artık beni sırtımda ve devam ettirmek benim bir sorumluluğum. Cennetten beni izle ve bana güç ver. Söylemek istediğim çok şey var ama şu anda yapamıyorum, başaramıyorum. Tekrar buluşacağız kardeşim” ifadelerine yer vermişti. “Abim” dediği ve mirasını devraldığını söylediği Kobe’nin takımını şampiyon yaptı.

PARKE DIŞINDA DA MEST EDİYOR

Kral şüphesiz ligin en çok kazanan oyuncularından biri. Liverpool’dan aldığı hisse ile de servetine servet katmaya devam ediyor. Ne kadar kazanırsa kazansın, hangi başarılara adını yazdırırsa yazdırsın geldiği yeri ve geçtiği yolları hiç unutmuyor James.

Memleketi Akron’da muazzam bir okul projesini hayata geçirdi. ‘I PROMISE School’ isimli okulun hedefi: Akron’da maddi durumu iyi olmayan yardıma muhtaç çocuklara kol kanat germek. Okul sadece ücretsiz eğitim vermiyor. Aynı zamanda öğrencilerin yemek, üniforma, ulaşım masraflarını da karşılıyor. Hatta işsiz ebeveynleri de istihdam ediyor, durumu kötü olan aileleri mutfak masraflarını da üstleniyor. Bu okulda spor ya da eğitim alanında başarılı olan öğrencilerin tüm kolej masrafları karşılanıyor.

LeBron James bu proje ile imkansızlıklar sebebiyle kendini gösterme şansı bulamayan, yeteneklerini keşfedememiş çocukların hayat boyu sponsoru oluyor.

Okulun mottosu duvarında asılı. 11 madde ile:
– Okula gideceğim
– Tüm ev ödevlerimi yapacağım
– Öğrenmeme yardımcı olacakları için öğretmenlerimi dinleyeceğim
– Sorular soracağım ve cevaplar arayacağım
– Ne olursa olsun pes etmeyeceğim
– Her zaman elimden gelenin en iyisini yapacağım
– Diğer insanlara karşı sevgi dolu ve saygılı olacağım
– Doğru besinleri tüketerek ve aktif olarak sağlıklı bir yaşayacağım
– Kendim için en iyi kararları vereceğim
– Eğleneceğim
– Okulu bitireceğim

LeBron kendi yaşadığı zorlukları memleketindeki çocukların yaşamaması için elinden geleni yapıyor. Onlara aynı kentten çıkan bir abileri olarak ‘asla pes etme’meyi öğretmek ve göstermek için de müthiş bir rol model James.

LeBron son yıllardaki politik çıkışları ile dünyaca ünlü boksör Muhammed Ali’yi anımsattı. ABD’de siyahlara karşı yapılan ayrımcılıkta halkı bilinçlendirmek adına ‘More Than a Vote’ adlı hareketin içinde yer alıyor. ‘More Than a Vote’ oy verme hakkı bulunan siyahları korumaya ve oy verme konusunda teşvik edici bir proje. 2019 yılında yayınlanan ‘What’s My Name: Muhammad Ali’ belgeselinin de yapımcıları arasında LeBron James.

Aynı zamanda 2021 Temmuz’da vizyona girecek ‘Space Jam 2’ animasyon filminin hem başrolü hem de yapımcısı.

İYİ BİR BABA OLMASININ SEBEBİ BELKİ DE….

İki erkek bir kız çocuğu olan LeBron James, baba olmayı da hayatı boyunca görmediği biyolojik babasından öğrenmiştir. Hayatı boyunca çektiği baba yoksunluğunu kendi çocuklarına çok düşkün olmayı öğretmiştir ona. Geçtiğimiz günlerde kızı ile birlikte spor yaparken videosunu paylaşan Kral’ın en büyük hayali ise büyük oğlu LeBron James Jr. İle aynı takımda oynayabilmek.

Babası sorulduğunda ise LeBron James: “Çılgınca bir şey. Hayatım boyunca babama kızarak büyüdüm. Her şey ‘Lanet olsun babam beni terk etti. Anneme bunu neden, nasıl yapsın ki? Annem beni doğurduğunda henüz 16 yaşında ve lise ikinci sınıf öğrencisiydi. Ve eğer bir gün onunla (babası ile) tanışırsam o zaman onu havaya uçuracağım’ diye düşünüyordum. Yaşlandıkça, daha yetişkin bir birey olmaya başladıkça daha iyi düşünmeye başladım. ‘Kahretsin ne yaşıyordu? Kontrol edemediği şeyler miydi?’ diye düşünmeye başladım… Bugün olduğum baba olmamın sebebi o. Çünkü her zaman çocuklarımın hayatlarında bir baba figürü olarak örnek olmak istedim. Bu yüzden onlar bana asla böyle bir kızgınlık yaşamadılar.’ ifadelerini kullanıyor.

Babasını hiç tanımamış, yüz yüze gelmemiş, bir kez bile sıcak bir baba gülümsemesine şahit olmamış, desteğini ulu bir çınar gibi arkasında hissetmeden büyümüş olan LeBron James, babası ile kuramadığı bağları kendi evlatları ile kurmak istiyor. LeBron’un oğlu ile aynı parkeye çıkması zor gözükse de imkânsız değil. Zira basketbolseverler bu ikiliyi birlikte izlemek için can atıyorlar. (SENA GÖKÇE)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram