‘Altı benzemez’ nasıl ‘Voltran’ oluşturdu?

İYİ Parti’ye oy veren seçmenlerin Erdoğan’ın gitmesi için HDP ile işbirliğine açık olduğu ortaya çıktı. Bunu gören Akşener ise ürkek bir adım attı.

SÜLEYMAN ÖZKAYA 09 Mart 2023 GÖRÜŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli hatta Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan bile Milllet İttifakı’nı eleştirmeye  ‘6 birbirine benzemez’ cümlesini kurarak başlamayı adet haline getirmişlerdi. Bu eleştiriyi yaparken nereden bilsinler bu farklılıkların kriz anında avantaja dönüşeceğini. Akşener’in masayı dağıttığı süreçte tam da bu oldu.

Saray çevresinin Millet İttifakı’nı zayıf karnı olarak gördüğü farklılıklar kriz anında avantaja dönüştü. Saray’ın farklılıklar üzerinden ayrıştırma politikası kriz anında vatandaşın olaya müdahalesiyle Millet İttifakı’nın güç birliği oluşturmasıyla sonuçlandı. Bu güç birliği akla 1980’li yıllardan günümüze kadar gelen ünlü ‘Voltran (Voltron)’ çizgi filmini akla getirdi.

Voltran’da beş ayrı robotun birleşerek tek bir robota dönüşmesi anlatılır. Robotlar birleştiğinde daha güçlü hale gelmekte, kötülere karşı daha başarılı olmaktadır. Aslında çizgi filmde takım oluşturmanın önemi anlatılmaya çalışılıyor. Artık Türkçeleşen ‘Voltran oluşturma’ deyimi de bu çizgi filmden sonra ortaya çıkan bir kullanım. Yani, tek başlarına zayıf olanların, birleştiklerinde ortaya çıkan güçle karşılarındaki rakibi yenmesi.

MİLLE İTTİFAKI’NIN VOLTRAN’I

İşte o çizgi filmdeki aslanların yerini, Türkiye’deki son Millet İttifakı krizinde birbirlerinden farklı görüşteki siyasi partiler aldı. Günümüze devlet aygıtını elinde bulunduran, hiçbir kuralı olmayan tek adam rejimine karşı mücadele etmenin yolu farklılıkları bir yana bırakıp birleşerek Voltran oluşturmakla mümkün. Bu gerçek kriz anında yeniden test edilmiş oldu.

DEZAVANTAJ ZANNEDİLİYORDU, AVANTAJA DÖNÜŞTÜ 

Akşener’in masayı tekmeleyerek ayrılması sonrasında CHP lideri Kılıçdaroğlu ve ittifak içindeki diğer siyasi parti liderlerinin kriz çözme becerileri ortaya çıktı. Erdoğan’ın diline doladığı Altılı Masa’daki lider sayısının fazla olmasının aslında dezavantaj değil avantaj olduğu görüldü. Birbirlerine benzemeyen ama birbirlerinin eksiklerini tamamlayan lider oldukları net bir şekilde anlaşıldı. Böylece Erdoğan’ın Millet İttifakı için kullanacağı bütün argümanlar elinden alınmış oldu.

Krizin aşılmasından sonra kamuoyuna yansıyan bilgilere göre; Davutoğlu’nun Kılıçdaroğlu ile Akşener arasındaki diplomasi trafiği başlı başına bir başarı. Temel Karamollaoğlu’nun yapıcı tavrı, Babacan’ın geçmiş siyasi tecrübesi, Kılıçdaroğlu’nun nezaketi, Gültekin Uysal’ın çözüm yönündeki aceleciliği masanın Voltran oluşturmasını sağladı. Akşener, önce sert çıkıp daha sonra daha ileri bir öneriyle ‘isim annesi’ olduğu Millet İttifakı’na sahip çıktı. Böyle masa dağılmadı, daha da güçlendi.

İYİ PARTİ’YE GÖSTERİLEN TEPKİ DEMOKRASİ, HUKUK VE İNSAN HAKLARI İÇİN DE GÖSTERİLMELİ

Meral Akşener’in Millet İttifakı masasını kısa süreliğine dağıtması sonrasındaki gelişmeler millet için hayırlı sonuçlar doğurdu. Türkiye’de siyasetçinin kararına bu kadar net bir şekilde itiraz ediliği bir dönem daha olmadı. Vatandaşın doğru bildiği noktada siyasetçinin kararına yüksek sesle itiraz etmesi ülkede demokrasinin geleceği için de çok önemli bir gelişme. Akşener’e itiraz edenlerin ortak noktası Erdoğan’ın tek adam rejimi ve uygulamaları. Akşener’i masaya oturtan güçlü itiraz hukuka, insan haklarına ve demokrasiye saldıranlara karşı da gösterildiği gün Türkiye çok farklı bir konuma gelecektir. Aslında vatandaşın Akşener’e itirazıyla birlikte siyaset dışı aktörlerin etkisiyle alınabilecek kararların da önüne geçilmiş oldu. Millete dışardan dayatılacak kararların bu saatten sonra uygulanabilirliği ciddi oranda azaldı.

AKŞENER, HDP KONUSUNDA YUMUŞADI

Kriz sonrasında belkide en önemli gelişme Akşener’in HDP’ye yönelik tavrında yumuşama olması. Kendisine itiraz eden seçmenin aslında HDP’ye bakışının kendisi ve partisinden farklı olduğunu gördü. İYİ Parti’ye oy veren seçmenlerin Erdoğan’ın gitmesi için HDP ile işbirliğine açık olduğu ortaya çıktı. Bunu gören Akşener ise ürkek bir adım attı.

Akşener, son krizle birlikte partisinin yönetiminde ülkücü ağırlıklı yapıdan dolayı atamadığı demokratikleşme adımlarını atmak için bir fırsat yakaladı. Bu fırsatı değerlendirip partiyi merkeze çekecek hamleyi yapmalı. Hamleyi yapmak için önünde seçim gibi önemli bir fırsat da var. Ülkücü ağırlıklı kadroyu parti yönetiminde ve milletvekili listesinde azaltma yoluna gitmesinin kendisini yeni krizlerden koruyacağı gibi siyasetteki manevra alanını daha genişletme imkanı sağlar.

Akşener, devletin değil halkın yanında olan bir merkez sağ parti inşa etmek istiyorsa önüne gelen fırsatı kullanmalı. Oluşan şeni durum ile partiyi MHP’nin farklı versiyonu olmaktan kurtarırsa seçim sonrasında büyük bir sarsıntı geçirecek olan AKP’den de en büyük payı alır. Bu adımları atmadığı takdirde AKP’deki sarsıntı sonrasında ortaya çıkacak paydan daha az nasipleneceği kesin.

Hele ki karşı koltuğunda tüm AKP’lilerin rahatlıkla sığınabileceği bir Ali Babacan faktörü varken…

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram