‘İnsanların KHK ile işlerinden atılması vicdani ve hukuki değil’

DEVA Partisi lideri Ali Babacan, KHK ile insanların işlerinden atılmasının evrensel evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama olduğunu belirterek, “İdari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil." dedi. Babacan, hükümetin koronavirüs aşısı tavsiyelerine inanmadığını belirtti.

KRONOS 06 Aralık 2020 GÜNDEM

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KHK ile insanların işlerinden atılmasının evrensel evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama olduğunu belirterek, “Bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı olmadan sadece idari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil”dedi.

Babacan, Medyascope TV’de Ruşen Çakır’ın sorularını cevapladı.  Babacan, KHK uygulamasının, evrensel hukuk çerçevesinden gayet sıkıntılı bir uygulama olduğuna işaret ederek, şunları söyledi: “Bağımsız ve tarafsız bir yargı kararı olmadan sadece idari bir kararla insanların işten atılması, toplumdaki itibarlarının sıfırlanması hem vicdani değil, hem hukuki değil. Hele hele mahkemeye gitmiş mahkeme tarafından beraat etmiş ya da savcılıklar tarafından takipsizlik kararı verilmiş kişilerin hâlâ itibarlarının, özlük haklarının iade edilmemesi kabul edilemez. Burada hukuk ve adalet çizgisi içinde; bağımsız, tarafsız yargı kararlarına göre hareket etmek lazım. İnsanların bir yargı süreci olmadan, bağımsız ve tarafsız bir çalışma olmadan tamamen yoksulluğa ve açlığa mahkûm edilmesi, mahkemede haklı çıktıkları hâlde bu uygulamanın devam etmesi kuşkusuz kabul edilebilir bir durum değil.”

‘AŞIYLA İLGİLİ HÜKÜMETİ TAVSİYELERİNE GÜVENMEKTE GÜÇLÜK ÇEKİYORUM’

Babacan, aşılarla ilgili tavsiyelerin hükümetten değil bağımsız, tarafsız, güvenilir meslek örgütlerinden gelmesinin lazım olduğunu söyledi. Meslek örgütleri, konunun tam uzmanları, Tabipler Birliği veya Eczacılar Birliği’nin aşıyla ilgili açıklamalarına inanacağına işaret ederek, “Hükümet artık sağlık konusunda da güvenirliğini yitirmiştir. Çünkü rakamlar konusunda gerçeği halkından saklayan bir hükümetin yaptığı aşı tavsiyesine ben şahsen güvenmekte zorluk çekiyorum.” dedi.

‘ASGARİ ÜCRETİN İNSANİ BİR SEVİYEYE ÇIKMASI LAZIM’

Gerçek hayatın enflasyonu, yani çarşı-pazar sokak enflasyonuyla hükümetin açıkladığı enflasyon arasında bir uçurumun olduğunu vurgulayan Babacan, “Çarşı-pazar enflasyonu oranında bir asgari ücret zammının çalışanlarımıza verilmesi gerekiyor. Yani diyecekler ki enflasyon yüzde 10 küsur, biz de ona göre artırdık; ama enflasyon öyle değil. Yani kimse kusura bakmasın, üzülerek bunu söylüyorum; bizim zamanında kurduğumuz bağımsız TÜİK bugün artık bağımsız değil. Hükümetin talimatıyla veri yayınlamaya başladılar uzun süredir ve o verileri de istedikleri gibi kullanıyorlar. Bazen vatandaşa gerçekleri olduğundan daha iyi göstermek, bazen de işte böyle maaş zamanlarını düşük verebilmek için kullanıyorlar. Biz çarşı-pazar enflasyonuna bakıyoruz, hayat çok pahalı, geçim artık çok zor. Dolayısıyla asgari ücretin mutlaka insani bir seviyeye çıkması lazım. Ama küçük işletme sahiplerinin de, esnafın da mutlaka hele hele böyle bir pandemi döneminde hak ettikleri gibi desteklenmesi lazım.”dedi.


Babacan, esnafa doğrudan destek verilmesinin gerekli olduğuna işaret ederek, açıklamasına şöyle devam etti:  “Yani, kira desteği gibi karşılıksız destek. Oysa şu anda Türkiye bütün gelişmekte olan ülkeler içerisinde doğrudan desteğin en düşük olduğu ülke. Niye? Çünkü hazine boş, son iki yılda hazinenin borcu tam ikiye katlanmış durumda. Merkez Bankası’nın elindeki dövizden daha fazla piyasaya borcu var. Hiç olmazsa dedik, mesela şu stopajı sıfırlayın ya da esnafın kamusal yükümlülüklerini, yani sosyal güvenlik ödemesi gibi, muhtasar gibi, vergi ödemeleri gibi ödemelerini pandeminin etkisi bitene kadar öteleyin, pandemi bittikten sonra da uzun vadeye yayın. Bunların hepsi hükümete tavsiyemiz. Ama bugüne kadar hiçbiri yapılmadı.” diye konuştu.”

‘ÜLKENİN BAŞINA GELENLERDEN DERS ALIN’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “pandemiyi atlatmaları için başka ülkelere destek veriyoruz” sözlerini eleştiren Babacan, “Meğer başka ülkelerin pandemiyi kolay atlatması için bütçeden destek veriyorlarmış. Bunu iki gün önce Cumhurbaşkanı’ndan duyduk. Böylesine kendi ülkesinden habersiz, kendi esnafının sorunlarından habersiz bir yönetim tarzı gerçekten düşünülemez… Bir de Cumhurbaşkanı benim için, kalkmış bana ders vermeye çalışıyor, dedi. İşte ders almayınca ülkenin içinde olduğu durumu hep beraber görüyorsunuz. Biz de diyoruz ki; tamam, bizden ders almıyorsunuz, ama hiç olmazsa şu ülkenin başına gelenlerden ders alın.”

‘KATAR’IN YATIRIMLARI EKONOMİK DEĞİL, SİYASİ’

Babacan, Katar’dan gelen yatırımların ekonomik güvene değil, siyasi destek gereği olduğuna dikkat çekerek, “Katar, bizim için dost bir ülke, önemli bir dostumuz. Katar’ın Türkiye’ye yatırım yapmasından çok memnun oluruz. Ama bu yatırımlar böyle siyasi ilişkilerle değil, gerçekten Türkiye’nin ekonomik geleceğine güvenle olması gerekir. Eğer Türkiye’nin ekonomik geleceğine güveni varsa, sadece Katar’ın değil onlarca ülkenin gelip Türkiye’ye yatırım yapması gerekir. Bazen siyasi ilişkiler gereği, siyasi destek gereği yatırım alabilirsiniz, ama asıl önemli olan burada güven ortamını oluşturup pek çok ülkeden yatırımı cezbedebilmek. Ve bu ülkenin geleceğine güvendikleri için, Türkiye’nin yarınlarına güvendikleri için insanların gelip buraya yatırım yapması esastır.” dedi.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com