Akşener’den AKP’li Özlem Zengin’e destek: Omuz omuza duracağız

İYİ Parti lideri Akşener, kadın haklarına yönelik açıklamaları nedeniyle hedef haline getirilen AKP'li Özlem Zengin'e destek vererek, "Özlem Hanım’la da amasız, fakatsız omuz omuza duracağız; emin olun ki İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız" dedi.

KRONOS 22 Mart 2023 GÜNDEM

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener

Partisinin TBMM’deki haftalık grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasaya değinen Akşener, kendi partilileri tarafından hedef alınan AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e de arka çıktı. Akşener konuşmasında, “6284’ün tartışılmasına da izin vermeyeceğiz” dedi.

İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak açtığı yolun sonunun artık kadınların hayatını etkileyecek yeni tartışmalara çıktığını söyleyen Akşener, “6284 sayılı, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, bugün, birileri tarafından, tartışmaya açılıyor. Ancak, artık bu durumdan rahatsız olan sadece biz değiliz. Bizzat Ak Parti’de siyaset yapan kadınlar da rahatsız… Ak Parti’nin Aile Bakanı bile, o koltukta otururken böylesine ucube bir tartışmayı millete açıklayamayacaklarını biliyor. Ak Parti’nin grup başkanvekili bile bu tartışmadan duyduğu rahatsızlığı, dile getiriyor. Hatta, ‘6284 kırmızı çizgimiz’ dediği için hedef hâline getirildiğini bunun esas sebebinin de, kadın olmasından kaynaklandığını eğer konuşan bir erkek olsaydı, sorun olmayacağını söylüyor” şeklinde konuştu.

‘6284’ÜN ATRTIŞILMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ’

Sözü AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e getiren Akşener, “Tıpkı bu ülkede doğruları savunan, her kadın gibi Sayın Özlem Zengin de yaşadığı çirkinlikleri kadın olduğu için yaşıyor. Evet, ideolojisi, hayat tarzı ne olursa olsun bu ülkede konuşan kadınlar sevilmiyor. Korkmayan, susmayan inandıklarını savunan, yılmayan, pes etmeyen Ve inatla doğruları konuşmaktan, vazgeçmeyen kadınlar, mobinge, linçe, tacize uğruyor… Biz bu iki yüzlülüğün farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için söylediklerimizin, birilerini rahatsız ettiğinin farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; tepkilerimizin, sindiremediklerinin farkındayız. Sadece kadın olduğumuz için; dayatmalara, razı gelmemiz gerektiğini düşünenler olduğunun da, elbette farkındayız. Ama razı olmayacağız! Susmayacağız! Pes etmeyeceğiz! İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını kabul etmediğimiz gibi 6284’ün tartışılmasına da izin vermeyeceğiz!” dedi.

‘SESİ DUYULMAYAN KADINLARIN SESİ OLACAĞIZ’

Akşener sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların yaşama hakkının, dillere düşmesine dün olduğu gibi, bugün de göz yummayacağız! Kadınların hayatından taviz verilmesine dün olduğu gibi bugün de razı olmayacağız! Kadınların sırf doğruları söylediği için linç edilmesine dün olduğu gibi, bugün de sessiz kalmayacağız! Kimse kusura bakmasın biz her daim konuşan kadınları savunacağız! Türkiye’de var olmaya çalışan tüm kadınların yanında olacağız! Sesi duyulmayan kadınların sesi olacağız! Şiddet gören ölümle tehdit edilen özgürce yaşaması engellenen tüm kadınlarla birlikte mücadele edeceğiz! Kadınların hakkını, hukukunu, hiçbir kirli zihniyete kaptırmayacağız!

‘ÖZLEM HANIMLA OMUZ OMUZA DURACAĞIZ’

Görüşlerimiz, düşüncelerimiz, ne kadar farklı olursa olsun, mesele kadınların davası olduğunda, Özlem Hanım’la da, elbette, amasız, fakatsız, omuz omuza duracağız. Emin olun ki 14 Mayıs’tan sonra da İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayacak ve uygulatacağız! Kadınlarla beraber güçlenen Türkiye’yi, herkesle tanıştıracağız! Yaşayan kadınlarla, özgürleşen kadınlarla, konuşan kadınlarla, Cumhuriyetimizin yeni asrında, tarih yazacağız!”

ERDOĞAN’A: ALLAH AKIL, FİKİR, İZAN VERSİN 

Akşener’in konuşmasından öne çıkan diğer bölümler şöyle:

Sayın Erdoğan’ı kılavuz bilenlerin bu çamurda debelenmelerine, elbette şaşırmıyoruz. Biliyorsunuz kendisi de her sıkıştığında, ‘kader’ diyerek, ‘şükür’ diyerek kendi beceriksizliğini, örtmeye çalışıyor. Afet ve felaketlerde, makamının gereğini yapıp, sorumluluk almak yerine sürekli olarak, saçma sapan açıklamalara sığınıyor. Nitekim, bu hafta da yine, bunun bir örneğini yaşadık. Hiç utanmadan, zerre sıkılmadan, dedi ki; ‘Geçmişten bugüne, bu işi masaya yatırdığımızda, çadırda bile kalite neydi? Bugün çadırda geldiğimiz kalite ne? Bunu bile yeterli görmüyoruz. İnşallah çadırlarda, bundan sonra, çok daha farklı adımlar atacağız.’ Üstelik bunu depremin, 7’nci gününde bile, hâlâ çadır bekleyen aileler varken dedi. Üstelik bunu bugün bile çadır isteyen insanlarımız varken dedi. Üstelik bunu kendi dükkanlarına çevirdikleri Kızılay’ın çadır stoklayıp, tüccarlığa soyunduğu rezaleti gün gibi ortadayken söyledi. Yaa görüyor musunuz? Depremin ilk günlerinde, böbürlenerek duyurdukları battaniyede yaptıkları büyük atılımın sonrasında, bu defa da bu arkadaşlarımız çadır teknolojilerinde imza attıkları, önemli hamle sayesinde çadırda kaliteyi arttırmışlar… Ancak maalesef, belli ki kalite o kadar artmış ki vatandaş çadır bulamıyor. Kalite o kadar artmış ki millet inim inim inlerken kendileri Kızılay üzerinden çadır satıyor. Ama buna da şükür. Çünkü artık iyice, kurgusal bir karakter halini alan Bay Kriz, Elbette çıkıp, ‘Çadırı biz bulduk. Bizden önce çadır mı vardı?’ da diyebilirdi… Ne diyelim? Allah akıl, fikir, izan versin.”

‘BAK SAYINE RDOĞAN, ARTIK YETER’

“Bak Sayın Erdoğan artık yeter! Daha önce söyledim, bir kez daha söylüyorum. Sirk yönetmiyorsunuz, devlet yönetiyorsunuz, devlet! Bu millet artık bıktı, usandı! Zaten şunun şurasında da sadece 53 gününüz kaldı. 21 yıl boyunca insanlarımızı zaten, yeterince yaraladınız. Beceriksizliğinizle, bu millete zaten, çok şey kaybettirdiniz. Şuursuzluğunuzla zaten, sabrımızı taşırdınız. Ve şükürler olsun ki, nihayet, 21 yıllık zulümden kurtuluşa, sadece 53 gün kaldı.”

‘MİLLETİN ACISINA BİRAZ SAYGINIZ OLSUN’ 

“Bari şu son günlerinizde milletimizin acısına biraz saygınız olsun. Yaralarımızı kapatamıyorsanız bari deşmemek için, biraz gayretiniz olsun. Çok da ümitli değilim ama bari giderayak, hoş bir sedanız kalsın. Bu kadar kendinizi zorlamayın. Zorladıkça batırıyorsunuz. Şunun şurasında 53 gününüz var. Sakin olun. Zaten, 54’üncü gün gelince, yani 15 Mayıs sabahında, sizin bıraktığınız bu enkazı, biz toparlayacağız. Endişelenmeyin. Sizin açtığınız yaraları, biz saracağız. Sizin kırdığınız kalpleri, biz onaracağız. Sizin ayırdığınız insanları, biz birleştireceğiz. Üstelik bunu, milletimizle birlikte yapacağız.”

‘DAHA FAZLA AHLAKSIZLIK HALININ ALTINA SIĞMAZ OLDU’

“AK Parti iktidarının en büyük becerisi kirli zihniyetinin ürettiği, her türlü pisliği, halının altına süpürme yeteneğidir. Yaşadığımız felaketler, krizler ve sorunlarsa; işte o halının kalkıp, şöyle bir silkelendiği ve ne kadar kir, ne kadar toz varsa, etrafa saçıldığı anlardır. Bu halı, daha önce, defalarca silkelendi. Orman yangınları ile silkelendi. Döviz krizi ile silkelendi. Depremlerle silkelendi. Sel felaketleriyle silkelendi. Ama 21 yılın kiri, artık öyle birikti ki; daha fazla yolsuzluk, daha fazla kayırmacılık, daha fazla beceriksizlik, daha fazla ahlaksızlık halının altına sığmaz oldu. O kadar kabahat işlediler ki; artık bu kabahatleri, örtecek bir halı bulamıyorlar. O kadar günah işlediler ki; Türkiye’deki tüm kanalları, satın alsalar bile; hiçbiri artık, o günahları örtmeye yetmiyor. O kadar suç işlediler ki tüm yargı sistemini, vesayet altına alsalar bile vicdanlardaki yaralar, artık kapanmıyor.”

‘HANGİ KONUDA BÜYÜK BÜYÜK KONUŞUYORLARSA O KONUDA YALAN SÖYLÜYORLAR’

“Hangi konuda, büyük büyük konuşuyorlarsa; emin olun, en büyük yalanları, o konuda söylüyorlar. Hangi konuda, hamasi nutuklar atıyorlarsa; emin olun, en kirli dümenler, orada dönüyor. Hangi konuda, gösteriş yapıyorlarsa; emin olun, en başarısız işler, orada oluyor. Bu iktidarın yalanlarının, ortaya saçılmadığı, tek bir afet hatırlıyor musunuz? Yangın oluyor, söndüremiyorlar. Deprem oluyor, yetişemiyorlar. Sel oluyor, canlarımızı kurtaramıyorlar. Düşünebiliyor musunuz? İnsanlarımız okyanusta boğulmuyor. 2023 yılında, insanlarımız alt geçitte boğuluyor. Böyle bir rezalet olabilir mi? Çünkü; bilime, akla, ahlaka ve kurallara düşmanlar. Çünkü; ne iş yapıyorlarsa sahte, ne iş yapıyorlarsa göstermelik, ne iş yapıyorlarsa, günü kurtarmak için yapıyorlar. Çünkü; bütün projeler, bütün yatırımlar, bütün işler, bunların gözünde, birer rant ve yolsuzluk fırsatı…”

‘BU NASIL BİR UTANMAZLIKTIR?’

“Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta, Şanlıurfa ve Adıyaman’da hepimizi derinden üzen, sel felaketleri meydana geldi. Buradan bir kez daha; selden zarar gören vatandaşlarımıza, geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza, yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabırlar diliyorum. Her gün canımız daha çok yanıyor. Her gün acımız daha da derinleşiyor ve her gün, aynı gerçek gözlerimizin önüne seriliyor. O gerçek de; ülkemizin içinde bulunduğu bu ucube sistemin; sadece kerim devlet anlayışımızı değil, devleti yönetenleri de bozduğu gerçeği… Sadece Cumhuriyetimizi değil, kalpleri de kuruttuğu gerçeği… Sadece kurumlarımızı değil, vicdanları de çürüttüğü gerçeği… Nitekim, bu gerçek; neredeyse her gün, bir başka iktidar mensubunun, ağzından dökülen ibretlik sözlere de yansıyor. Depremden sonra yaralarımız hâlâ tazeyken; insanlarımız hâlâ, psikolojik olarak yıkılmış durumdayken ve üzerine bir de, sel felaketi yaşanmışken; bu ülkenin, Tarım ve Orman Bakanı çıktı ve ne dedi biliyor musunuz? ‘Sel 15 canımızı aldı. Ama toprak da suya kavuştu.’ Ondan feyz almış olsa gerek, Şanlıurfa Belediye Başkanı da çıktı ve dedi ki; ‘Sel felaketinde belediye olarak hiçbir sorumluluğumuz yok.’ Yahu bu nasıl bir şuursuzluktur? Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Bu nasıl bir utanmazlıktır? Yuh olsun, yazıklar olsun.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com