AKP: Sarrac hükümetine bağlı güçlere TSK eğitim verecek

KRONOS 06 Ocak 2020 GÜNDEM

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYKY toplantısı sonrası İran-ABD krizi, Libya ve Kanal İstanbul üzerine açıklamalar yaptı. Çelik, Libya’daki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlerin TSK tarafından eğitileceğini söyledi.

Çelik’in konuşmasında öne çıkan açıklamalar şöyle:

İran-ABD krizi: “2020 yılının ne kadar büyük siyasi krizlere, uluslararası ilişkilerde grift meselelere ev sahipliği yapacak bir olayla başlamış olduğunu söyleyebiliriz. Kasım Süleymani’nin suikast sonucunda öldürülmesi uluslararası ilişkiler denklemini doğrudan etkileyecek sonuçlar doğurdu. Her şeye rağmen İran, AB ile nükleer anlaşma ile çerçeveyi koruyordu. Bu eylemden sonra İran’ın nükleer anlaşmadan tamamen çekildiğini duyurması, Irak’ta havaalanında gerçekleşen bu eylemin sadece bölgeyi değil dünyayı da nasıl etkileyeceğini göstermesi açısından sembol bir gelişme olmuştur. Son derece olumsuz gelişmeleri tetikleyecektir. Karşılıklı tehditler ve tehdit dil her geçen saat tırmanıyor. Cumhurbaşkanımızın taraflara yaptığı itidal çağrısı önemlidir.

Dış müdahaleden Irak’ın arındırılması önemlidir. Irak’ta kuşatıcı, bütünleyici siyasi çerçevelere yaptığımız vurguyu ifade ediyoruz. Herkes Irak’ı kendilerine bağlı uydu haline getirme tasarımı yapmaktadır. Bunlar çıkar hesaplarıyla yapılıyorsa Irak’ın istikrarından, güvenin sağlanmasından daha büyük çıkar yoktur. Aklı selimle hareket etmek, şiddet döngüsünü arttıracak eylemlerden uzak kalmak gerekiyor. Suikastler, mezhep, hizip çatışmaları Irak’tan uzaklaştırılması gereken siyasi yaklaşımlardır. ABD bütün bölgeye, dünyaya tek bir devletin güvenliği üzerinden, Akdeniz’e tek bir devletin çıkarları üzerinden bakarsa burada istikrarın yakalanması mümkün olmayacaktır. Orada kullanan dilin makul bir alana çekilmesi son derece önemli olacaktır.

Libya: “Libya’daki Sarrac Hükümeti BM kararına dayanan meşru bir zemine oturmaktadır. Maalesef bizim içimizde de bazı siyasi parti temsilciler çıkıp bilgisiz bir şekilde Hafter’in seküler olduğunu, Sarrac’ın radikal grupları temsil ettiğini söyleyebiliyor. Libya’nın doğusunda Halife Hafter komutasında sözde Libya Ordusunun desteklediği birtakım güçler, hiçbir uluslararası meşruiyeti olmayan, geçiş hükümeti olarak adlandırılan bir yapı var. Bu gayrimeşru ve illegal bir yapıdır. Halbuki Ulusal Mutabakat Hükümeti bir tanıma sahiptir. Sivil ölümlere, yıkımlara karşı bir sorumluluğumuz var. Akdeniz’de ortak bir kaderi paylaşıyoruz. Ulusal Mutabakat Hükümeti tek meşru hükümet olarak ateşkese geri dönülmesi ve sağlanması için yürütülen bütün çabaları destekliyor. Ancak Libya Ordusu denilen güçlere BM çağrılarını yanıtsız bırakıyor. Seküler dedikleri bu yapının arkasında kim var? BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Rusya’da özel bir güvenlik şirketi Wagner işin içerisinde ve örtülü olarak Fransa. Libya’nın bütünlüğü için Türkiye elzem.

Biz bu anlaşmayı imzalar imzalayamaz, Hafter’e Yunanistan’ın neden ziyaret yaptığını düşünmemiz lazım. Türkiye ile anlaşmaya imza atılan yapı herhangi bir şekilde zaafa uğradığı andan itibaren Yunanistan tek taraflı Sevilla anlaşması denilen, aslında yeni bir Sevr anlaşmasını uluslararası gündeme getirmeye çalışacak. Neredeyse bizi Antalya sahiline hapseden, haklarımızı ortadan kaldırmaya çalışan bir hareketlilik var. Bize karşı oluşturulan haritanın yırtılıp atılması anlamına geliyor anlaştığımız imza. Yunanistan Dışişleri Bakanı neden hiçbir meşruiyeti olmayan Hafter’le biraraya gelmelerini iyi değerlendirmek gerekiyor. Biz meşru bir hükümeti destekliyoruz, BM’nin Libyalıların temsilcisi olarak kabul ettiği bir yapıyı destekliyoruz. Libya’daki bahsettiğim olumsuz gelişmeler gerçekleşirse Akdeniz’deki ve Kuzey Afrika’daki bütün çıkarlarımız olumsuz yönde etkilenecektir.

CHP sözcülerinin sahip çıktığı Hafter’in Türkiye açısından değerlendirmesini nasıl yapacağız? Türkiye’nin çıkarlarına karşı nasıl davrandığıyla ilgili olarak değerlendireceğiz. Ama bu kişi Türk şirketlerini, Türk gemilerini hedef gösteriyor.

General Hafter’i destekleyen Fransa, BAE, Mısır, Suud’larla herhangi bir çatışmamız mümkün değil. Tabii ki bunlarla da sayın Cumhurbaşkanımız diplomasi trafiğini yürütüyor. Sayın Putin Türkiye’ye gelecek, bu konularda görüşülecek. Süleymani’nin öldürülmesinden sonra ortaya çıkan gerginlikle ilgili bir trafik var. Libya’da, Doğu Akdeniz’de niye yoksunuz diyenler, anlaşmayı imzaladığımızda ‘anlaşma iyi oldu’ diyorlar, askeri destek gerektiğinde ‘bu yanlıştı’ diyoruz. Birtakım ifadeler, retorik üzerinden hak ve menfaatlerin korunduğu bir dünyada değiliz.

Deniz yetki alanlarının sınırlandırmasına yönelik yaptığımız mutabakat milli çıkarlarımızı korumak içindir ve bunu meşru muhataplarla yapıyoruz. Ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunmak için orada bulunacağız. Meşru yapının gayri meşru yapı tarafından yok edilmesine karşı çıkmak için orada bulunacağız. Libya’da işgalci bir güç olarak bulunmuyoruz, kimseyle çatışmak için orada değiliz, meşru bir hükümeti desteklemek için oradayız.

CHP kafası ‘cihatçı gruplar mı devreye girecek’ diyor. Libya’da cihatçı denebilecek tek yapı Hafter. Ona da seküler diyorlar. Sarrac hükümetine bağlı güçlere eğitim ihtiyacına karşılık olarak TSK tarafından bu eğitim verilecektir.”

Libya’daki Türkiye askerleri: “Şu aşamada bu hangi konumdalar, sayıları nedir diye ayrıntı vermek doğru olmaz. Vakti zamanı geldiğinde gerekli bilgiler paylaşılır. Dün itibarıyla Cumhurbaşkanımız, bir korgeneralin koordinasyonuyla bunun sağlayacağını söyledi. İşlerin selameti açısından bu noktada durmayı tercih ediyoruz. Önümüzdeki günlerde safhalar hakkında bilgi vereceğiz. Hem askerimizin güvenliği hem de orada yapacağımız işlerin selameti açısından.”

Kanal İstanbul: “Cumhurbaşkanımızın açıklamasını, Montrö ile ilgili açıklamalarla ilgili olarak değerlendirmek gerekir. Kanal İstanbul Möntrö ile çelişmiyor. Geçişlerde seyr-ü sefer serbestisine aykırı bir durumun sözkonusu olmadığını ifade etmek isterim. Bu proje tamamlandıktan sonra Boğazlar Montrö temelinde gemi trafiğine açık olacaktır. Kanal İstanbul’un Montrö ile çelişmeyecek şekilde irademiz vardır. Murat Bardakçı hocamız ironi yaparak bir yazı yazdı. ‘Bu yapılanlar Kadeş Anlaşması’na da aykırı’ dedi. Yapmak istediği şey bu ironiyle, bir sürü kişi Montrö’nün içine bakılıp da analiz yapılmıyor. Montrö meselesi devlet düzeyinde verilen görüşler, Milli Savunma Bakanlığı’nan görüşleri var. Kanal İstanbul yapılması Montrö sözleşmesine aykırı değildir, Montrö sözleşmesiyle çelişmeyecek bir şekilde yönetilecektir süreç.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com